Aşk,güzellik ve üreme tanrıçasıdır. Roma mitolojisinde adı Venüs’tür. Aynı zamanda denizcileri de korur. Şair Hesiod onun deniz köpüğünden doğduğunu söyler. Efsaneye göre , oğlu Kronos tarafından öldürülen Uranus’un kanı denizleri kızıla boyadığında deniz köpüklerinden meydana gelmiştir. İlk olarak Kıbrıs kıyılarına yerleşmiş, uzun süre burada kalmıştır. Bir başka ozan Homer ise onun, Zeus ve Dione’nin kızı olduğunu anlatır. Yunanlılar Afrodit’in kadın güzelliğini temsil ettiğini söylerler. Ne yazık ki güzellik ölçüleri zamanla çok değiştiğinden Yunan heykellerinin canlandırdığı Afrodit‘in vücut ölçüleri kalın kalmaktadır.
Afrodit ve Ankiz
Bir ara Zeus Afrodit’e son derece kızar. Afrodit bu sıralarda henüz Hefaistos ile evlenmemiştir. Zeus’un kızgınlığının nedeni, Afrodit’in kendini ikide bir ölümlü kadınlara aşık etmesidir. Ancak bu evrenin gücü Fato’nun emridir. Yine de Zeus ölümlü kadınlarla evlenmeyi kendine yakıştıramamaktadır. Afrodit’den öç almaya karar veren Zeus, sonun da ölümlü bir erkekle evlenmesini emreder. Hatta kocasını da kendi seçer. Bu Anadolu’nun Truva kenti yakınlarındaki İda dağında yaşayan Ankizadlı bir çobandır. Tanrılar tanrısının buyruğuna Afrodit karşı gelemez. Grazia’lar güzel kadını iyice süslerler. Peşinde nedimeleriyle, Afrodit İda dağına doğru yola çıkar. Ankiz ile karşılaşınca, Afrodit ona Frikya kralının kızı olduğunu ve kendisiyle evlenmek istediğini söyler. Çoban teklifi sevinerek kabul eder. Hemen evlenirler. Ancak evlilikleri uzun sürmez. Afrodit kocasına asıl kişiliğini açıklar. Zeus’un buyruğunu yerine getirdiğinden tekrar Olimpos dağına dönmekte sakınca görmez. Kocası kendisine karşı koyamaz. Afrodit yola çıkmadan önce doğacak çocuğuna Enea adını vereceğini söyler. Ölümlü bir kişiyle evlenmenin acısını hiç unutmamak için Afrodit çocuğuna ıstırap çocuğu anlamına gelen bu adı vermiştir.
Adonis Efsanesi
Afrodit ile genç bir prens olan Adonis arasındaki gönül ilişkisi çok daha ünlü bir efsaneye yol açmıştır. Efsaneye göre Adonis Kıbrıs adasındaki Pafo kenti prenseslerinden birininin oğluymuş. Anasının adı Mirra imiş. Genç prensesin oğluna bakmayı Afrodit üzerine üzerine almış. Ancak işlerinin çokluğu bebekle yeterince ilgilenmesine engel oluyormuş. Bunun üzerine Ade’nin karısı Persefon’dan çocuğa bakmasını rica etmiş. Persefon çocuğa büyük bir sevgi ile bağlanmış. İyi yetişmesi için elinden geleni yapmış. Günün birinde Afrodit gelip de çocuğu
isteyince çok üzülmüş. Artık genç bir delikanlı olan prens Afrodit’in çok hoşuna gitmiş. Bu yakışıklı delikanlıyı Persifon’a bırakmaya gönlü razı olmamış. Persifon’da diretince çözüm için Zeus’a gitmişler. Zeus tarafları dinledikten sonra “Adonis yılın yarısında Persefon ile kalsın, yılın yarısını ise Kıbrıs’ta Afrodit ile geçirsin” demiş. Bir gün Adonis avlanırken yırtıcı bir yabandomuzunun hücumuna uğramış. Yabandomuzu Adonis’i parçalamış. Afrodit sevgilisinin cansız vücuduna kapanıp saatlerce ağlamış. Sevgilisinin kanından kırmızı şakayıklar yapmış. Yanı başındaki bir beyaz gül de renk değiştirip pembe olmuş.
Afrodit’in İntikamı
Sevginin tanrıçası Afrodit, sevmek bilmeyenleri çok sert şekilde cezalandırırdı. Buna konu olan efsaneler arasında en önemlisi Nergis ve Pigmalion efsanesidir.
Nergis bir ırmak tanrısının oğluydu. Oldukça yakışıklıydı. Bu delikanlıyı gören bir dağ nenfi kendisine gönül vermişti .Dağ nenfinin adı Yankı (ekho) idi. Nergis genç kızın aşkına hiç önem vermiyordu. Kendisi tanrı oğlu olduğu için daha soylu bir kızla evlenmeyi düşünüyordu. Sevdiği erkeğin kendisine yüz vermeyişi genç kızı perişan ediyordu. Yemekten içmekten kesilen kız en sonunda taş halini alır. Sadece sesi kalır. Genç kızın aşk uğruna taş kesilmesi Afrodit’i çok üzer. Hain delikanlıdan öç almaya karar verir. Nergis bir gün su kenarında dinlenirken suda kendi yüzünü görür ve sudaki yüzü başkasının sanıp aşık olur. Bir daha yerinden kıpırdamaz. Hayran hayran suda dalgalanan yüzüne bakar. Ağzına ne bir damla su ne de yiyecek koyar. Orada kuruyup gider. Hades ile Persifon’un çok seveceği bir çiçek halini alır. (Nergis çiçeği)
Truvalı Prens Paris’e üç tanrıçadan hangisinin daha güzel olduğu sorulduğunda o, Hera ve Athena arasından Afrodit’i seçmiştir. Diğer ikisi ona rüşvet olarak savaşta zafer ve güç sunarken, Afrodit dünyanın en güzel kadınının aşkını vaat etti.
Bu kadın Ispartalı Helen’di ve daha sonra Paris sevgilisini alıp kaçtığında Truvalı Helen olarak ün kazandı. Truva savaşı sonuçlandığında Hera ve Afrodit Truva’nın açgözlü düşmanlarıyken, Afrodit, Paris ve Truvalılara sadık kaldı.
|