Korsan ürün kullanıyor musunuz? (kitap- film-cd)
Evet bütün aldıklarım korsan
Hayır hiç almadım
Bazen korsan da alıyorum
 
  
 
 
   
Merhaba, Ziyaretçi  
FORUM ANA SAYFA | KONUYA CEVAP YAZ

FORUMLAR >> kardeşin var derdin var:d:d
dedektifkız
kardeşinizi seviyormusunuz? yoksa onunla kavga mı ediyorsunuz? haydi yazalım

mpfs
08.06.2009 19:41:00
YA BEN NAPIYIM BENİM ABİM VAR BENİ HIÇ RAHAT BIRAKMIYO DÖVÜYOR BENDE ONU DÖVÜYORUM ON-DAN SONRA BENİ AĞLATIYOR :

bunaldim
19.04.2009 08:31:00
benim bir kardeşim var ve onu çok seviyorum.bu konuyu yazan kişi deli olmalı kardeşin olunca asla sana dert olmaz.kardeşin oluca bence mutluluk olur.

princess98
27.02.2009 22:23:00
Benim bir kardeşim var ve onu çok seviyorum, canım kardeşim. Ve bence hiçde dert değil. İyi yanlarıda var büyüyünce size yardım eden birisi olacak. şimdide gelecektede

kamerkubra
12.11.2008 15:52:00
syn ozge_nalbant size bişi demek istiuorum...bende sana katılıyorum...ben kü **** hep kawga ederdik.kawganın kaynağı bendim şimdi akıllanınca artık kawga etmiyoruzz.ben de senin yazdıını yazcaktım baktım ki sen yazmışsın bi tşk edeyim dedim...tşk ederim....tekrar tekrar teşekkür ederim

ozge_nalbant
12.11.2008 09:47:00
ozgebloom bence çok doğru düşünüyorsun bu arada benim adım da özge memnun oldum.

ozge_nalbant
12.11.2008 09:46:00
benim kardeşim yok abim var ama olmasını istedim .ama abimi de çoook seviyorum.bence herkes yanlış düşünüyor siz kardeşinizi sevebilirsiniz ama dövemezsiniz tmm ara sıra kavga bizde de olur ama asla birbirimizi dövmeyiz.

tatli_kiz_96
07.11.2008 21:39:00
benim kardeşim erkek.onu boğmamak için kendimi zor tutuyorum.yani erkek kardeşin var derdin var

NİHAL12
07.11.2008 19:31:00
BENİM KARDEŞİM ÇOK AGRASİF BİRİ ONLA KAVGA ETMMEMEK İMKAN ****

longurtcup
07.11.2008 18:21:00
bencede döverim de severim de

decezuer
04.11.2008 20:30:00
krdeşm deilmi severimde döverimde

handeg
04.11.2008 20:10:00
VaLLa ne yaLan söyLeyeyim kardeşimLe çoook kavga etmekteyiz xD Her soun kardeşimden doğuyor diyebiLirim. Kardeşim 8 yaşında ama oLgun oLması gerekirken çok mızmız! Ben onunLa kavga etmek istemiyorum. MızmızLık yapıyor bana vurup kaçıyor birşey yapmıyorum ama patLayınca...

kamerkubra
02.11.2008 10:06:00
benim kardeşim yok ama benden 4 yaş büyük ablamla hep kawga halindeyiz.bende bi soru sormak istiyorum:kimin lardeş sayısın en fazla??? biz 8 kardeşiz...

from
01.11.2008 19:30:00
Benim kardeşim ocakın ilk 3 günü yılbvaşı yada aralık ın son 3 günü doğacak. Ama eminimki onu çooko sevicem

melos_302
01.11.2008 15:09:00
benim 3 tane ablam var. ama sorun yaşamıyorum. tabikii de en kü **** (3. ablam) ablamal bazı sorunlasrımız ve tartışmalarımız oluyor ama olsun. kavga etmiyoruz. zaten şimdi üniversitede...

EwriyancA
29.10.2008 00:19:00
Bnm ablam var fakat benden 1 yaşçık büyük bundan olsa gerek genelde kavga içindeyiz

emosdos
27.10.2008 22:38:00
bende kardeşimle bazen kavga ederim bazende hiç kimsenin bizi ayıramayacak kadar iyi oluruz ama genellikle kavga ederiz ama ben kardeşimi çok severim

dangergirl
27.10.2008 15:45:00
tabiki ikisi de beni ablam var ama çok doğal kavga ediyoruz ama birbirimizi çok seviyor ve birbirimize sahip çıkıyoruz zaten kardeşlikte böyle bişey

ozgebloom
26.10.2008 22:30:00
ben kardeşimi çok seviyorum ve dert olduğunu düşünmüyorum

e.r.v.a
26.10.2008 17:54:00
maxsimumshe ergenliğin benim sorduğum konuyla ne ilgisi var ve sen kız mısın erkek mi söyler msin

e.r.v.a
26.10.2008 17:53:00
size kardeşliği anlatayım: KARDEŞLİK Aynı anne ve babadan doğan veya ortak değerlere sahip olan kimseler. Arapça`da ahi kelimesiyle karşılanmaktadır. Kardeşler, arkadaşlar anl **** gelen ihve ve ihvân kelimeleri ise ahi kelimesinin çoğuludurlar. Kardeş denildiğinde akla genellikle aynı anneden ve babadan dünyaya gelen kişiler gelmektedir. Bu soy-sop kardeşliğinin dışında bir de ayın dine veya dünya görüşüne mensup olmayı ifade eden akide kardeşliği sözkonusudur. İslâm dininde kardeşlik, bütünüyle akide temeline dayanmaktadır. Allah (c.c), Kur`ân-ı Kerim`de şöyle buyurmaktadır "Mü`minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını bulup-düzeltin ve Allah`tan korkup sakının umulur ki esirgenirsiniz" (el-Hucurat 49/10). Âyeti kerimeden de açıkça anlaşılacağı üzere, ancak iman bağıyla biraraya gelenler kardeş olarak kabul edilmektedirler. Buna göre yeryüzünün neresinde yaşıyor olurlarsa olsunlar, hangi dili konuşuyor olurlarsa olsunlar, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar veya hangi renge sahip olurlarsa olsunlar bütün mü`minler kelimenin tam anlamıyla birbirlerinin kardeşleridirler yani birbirlerinin sadik dostlarıdırlar. Bu kardeşler kendi aralarında apayrı bir topluluk oluştururlar. Kendi akidelerine saldıran veya imana karşı küfrü tercih eden kimselere-kendilerine ne kadar yakın olurlarsa olsunlar- asla sevgi beslemezler bu anlamda sadece akide kardeşliğini esas tutarlar Rabblerinin şu mealdeki uyarılarını asla unutmazlar: "Allah`a ve ahiret gününe iman eden hiçbir lopluluk bulamazsın ki onlar Allah`a ve Rasûlüne karşı başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar bunlar ister, babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir" (el-Mücadele, 58/22) "Ey iman edenler, eğer imana karşı küfrü sevip tercih ediyorlarsa, babalarınıza ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin. Sizden kim onları veli edinirse, işte zulme sapanlar bunlardır" (et-Tevbe, 9/23).. Kuşkusuz mü`min gönülleri en sağlam ve köklü bir biçimde bağlayan bağ, iman ve takva esasından kaynaklanan kardeşlik bağıdır. Bu, Cenab-ı Allah`ın mü`minlere bahşettiği en güzel nimetlerden biridir. Âyet-i kerimede bu durum şöyle ifade edilmektedir: "Allah`ın ipine hepiniz sımsıkı yapısın. Dağılıp ayrılmayın ve Allah`ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar idiniz. O kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O`nun nimetiyle kardeşler oldunuz. Yine siz tam bir ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size âyetlerini işte böyle açıklar" (Alû İmrân, 3/103). Yüce Rabbimiz bizlere, cahiliyye döneminde birbirlerine düşmanlıklarıyla ün salmış Evs ve Hazreç kabilesine mensup fertleri iman bağıyla nasıl kardeşler haline getirdiğini hatırlatmaktadır. Bu hatırlatma, insanlığa kumanda edecek insanların mutlaka akide bağını esas alan, yani hep birlikte Allah`ın ipine içtenlikle sarıları insanlar olmaları gerektiğini zımnen öne çıkartmaktadır. Dahası ve en önemlisi, insanlığa kumanda edecek mü`minlerin başarısını, Allah`ın ipine sımsıkı sarılıp kardeşlik bağını kuvvetlendirmek şartına bağlamaktadır. İslam`da kardeşlik akide temeline oturtulduğu içindir ki, mü`minlerin arasını bozacak her türlü sunî ayrımlar ve böbürlenmeler de haram kabul edilmiştir. Irk, soy, cins vs. türünden cahilî değerler yerine takva kriteri getirilmek suretiyle toplumsal kardeşliğin ve ahengin bozulmaması sağlanmıştır. Bu konudaki âyeti kerime her türlü tartışmayı sona erdirici niteliktedir: "... Hiç kuşkusuz, Allah katında en üstün olanınız, takvaca en ileride olanınızdır..." (el-Hucurat, 49/13). Mü`min erkekler ile mü`min kadınların, akide ve takv **** birbirleriyle yardımlaşmaları kardeşliğin bir gereği olarak zikredilmektedir. Bu yardımlaşma, bireysel ve toplumsal hayatta iman ve takva ilkesinin egemen olmasını sağlamak için gerekli görülmektedir. Nitekim bu amaçla biraraya gelen kimselere Allah`ın rahmet edeceği belirtilmektedir: "Mü`min erkekler ve mü`min kadınlar birbirlerinin velileridirler. İyiliği emreder, kötülükten sakındırırlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve Allah`a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte Allah`ın kendilerine rahmet edeceği kimseler bunlardır..." (et-Tevbe, 9/71). Kardeş olmak, arkadaş ve sadık dost olmak sevinçte ve kederde beraber olmayı göze almak demektir bunu fiili olarak göstermek demektir, sevmek, saymak, güvenmek, merhamet etmek, yardımlaşmak ve dayanışmak demektir. Bunlar olmadan kardeşlik iddiasının bir anlamı olmaz. Kur`ân`ın öngördüğü kardeşlik, bütün bunları içeren bir muhtevaya sahiptir. Bir hayat biçimidir İslâm`daki kardeşlik. Dinde kardeşliğin en güzel numunesini Peygamber çağında Peygamberle birlikte yaşayan seçkin sahabeler ortaya koymuşlardır. Muhacir-Ensar ilişkisi, kardeşliğin ne anlama geldiğini bizlere gösteren son derece mükemmel bir örnekliktir. Medineli Ensar, Mekkeli Muhacir kardeşlerinin nefislerini, kendi nefislerinden daha aziz tutmuşlar, onları hiçbir konuda yalnız ve yardımsız bırakmamışlardır. Hatta Ensâr`dan bir müslüman, muhacir kardeşine, şayet dilerse hanımlarından birini boşayıp kendisine nikahlayabileceğini bile teklif etmekten kaçınmamıştır. Bu davranışlarıyla Ensar, imanlarında ne denli ihlaslı olduklarını göstermişlerdir elbette. Âyette şöyle buyurulmaktadır: "Kendilerinden önce o yurdu (Medine`yi) hazırlayıp imanı (gönüllerine) yerleştirenler ise, kendilerine hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı da içlerinde bir ihtiyaç duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar, felah bulanlardır"(el-Haşr, 59/9). Peygamberimiz (s.a.s) bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: "Hiçbiriniz kendi nefsiniz için arzu ettiğinizi kardeşiniz için etmedikçe iman etmiş olmaz" (Buhârî, imân, 7). Hz. Ali (r.a) şöyle demektedir: "Senin hakiki kardeşin seninle beraber olan sana menfaat versin diye, kendi nefsine zarar vermeye razı olan, zamanın felaketleri kapını çaldığı vakit, senin dağınık durumunu derlemek için O, derli toplu öz durumunu dağıtır. Mü`minler kardeşlikte ve dostlukt **** aksamı birbirine geçmiş mükemmel ve sapasağlam bir bina gibidirler veya bütün unsurları ve zerreleriyle birbirine bağlı bir vücud gibidirler. Bir vücudun herhangi bir azası rahatsız olduğunda nasıl ki bütün bir vücud aynı rahatsızlığı, aynı acıyı duyarsa, bir tek mü`minin-dünyanın ta öbür ucunda ile olsa- çektiği acıyı, duyduğu ızdırabı diğer mü`min kardeşleri derinden hisseder. Mü`minlerin bu denli birbirlerine bağlı olduklarını Peygamber (s.a.s) şöyle ifade etmektedir. "Mü`minin mü`mine bağlılığı, parçaları birbirini bütünleyen bir bina gibidir." Hadisi rivâyet eden Ebû Musa El-Eş`arî`nin bunu tarif için parmaklarını birbirine geçirdiği zikredilmektedir (Buhârî, salat, 88, Mezalim, 5 Müslim, birr, 65 Tirmizî, birr, 18 Nesâî, zekat, 67). "Mü`minleri kendi aralarındaki merhametleşmelerinde, **** yardımlaşmalarında bir vücud gibi görürsün. Ki vücudun bir organı ağrırsa, vücudunun kalan kısmı uykusuzluk ve humma ile o organ için birbirini çağırır". Bir mü`minin, diğer bir mü`min kardeşine her halükarda yardımcı olması gerekmektedir. Peygamberimiz bir hadisinde, "zalim de olsa, mazlum da olsa mü`min kardeşine yardım et!" diye buyurmaktadır. Zulüm konusunda nasıl yardım edileceğini ise şu çarpıcı sözlerle dile getirmektedir: "Onu zulümden el çektirirsin. Ona yapacağın yardım işte budur" (Buhârî, Mezalim, 4 Müslim, birr, 62). Kardeşliğin bir gereği de, zulme meyleden diğer kardeşlerini uyarmak ve onları hizaya getirmek için çalışıp durmaktır. Bu tür bir yardımlaşma fertlerin ve toplumların selameti için oldukça önem arzetmektedir. Allah Rasûlü Mescid-i Nebevî`nin inşasından sonra Muhâcirler ile Ensâr`dan doksan sahabe arasında ikişer ikişer kardeşlik akdetti. Kendisi de Hz. Ali`yi kardeş edindi. Bütün mü`minler birbirinin din kardeşi olmakla birlikte, bu özel kardeşleştirme, yardım, ziyaret, ihsan, nasihat ve rehberliği, hatta zevi`l-erhamdan önce mirasçı olmayı kaps **** alıyordu. İbn Abbas anlatıyor: "Muhacirler Medine`ye geldikleri zaman aralarında akrabalık bağı olmaksızın, Rasûlüllah`ın ihdas ettiği kardeşlik dolayısıyla Ensara varis oluyorlardı. Âyette şöyle buyruluyor: "O kimseler ki iman edip hicret ettiler ve mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda mücadele ettiler. O Ensar ki Muhacirleri barındırdılar ve onlara yardım ettiler. Onlar birbirinin velileridirler" (el-infâl, 8/72). Burada velayet yardım, yardımlaşma, öğüt ve verâsetle tefsir edilmiştir. Bedir savaşından sonra Muhacirlerin maddi durumlarının düzelmeye başlaması üzerine Muhacirlerin Ensara mirasçı olma hükmü şu âyetle neshedilmiştir: "Hısımlar Allah`ın kitabında birbirine daha yakındırlar" (el-Enfâl, 8/75). Ensâr bazı mallarını Muhacir kardeşleriyle bölüşmüş, hurmalıklar üzerinde onlarla ziraat ortakçılığı yapmışlardır (İbn Sa`d, Tabakat, III, 396 Buhârî, II, 71, 111, 164). Bir mü`min kendi için arzu ettiğini mü`min kardeşi için de arzu etmedikçe olgun mü`min olamaz. Kardeşliği Bozan Hususlar Kardeşliği bozan pek çok husus vardır. Kur`ân-ı Kerim`de ve hadis-i şeriflerde bütün bu hususlar açık bir biçimde belirtilmektedir. Bir âyet-i kerimede, kardeşliği bozan ve dolayısıyla bireysel ve toplumsal ahengin zedelenmesine yol açan kötü hususlardan bazılarına şöyle deyinilmektedir. "Ey iman edenler! Zandan çok kaçının, çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin. Kiminiz de kiminizin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinizin etini yemeyi sever mi?" (el-Hucurat, 49/12). Bu âyet-i celilede Yüce Rabbimiz, mü`minleri açık bir biçimde suizandan, kardeşlerinin gizli yönlerini araştırmaktan, gıybet, dedikodu ve kulis yapmaktan sakındırmaktadır. Peygamberimiz (s.a.s) ise bu konuda şöyle buyurmaktadır: "(Sebepsiz) zandan sakınınız. Zira zan sözlerin, yalanı çok olanıdır. Birbirinizin ayıbını görmeye ve duymaya çalışmayınız. Birbirinizin mahrem hayatını da araştırmayınız" (el-Lü`lü Ve`l Mercân, Kitabu`l Birr Ves-Sıla Ve`l-Adab). Bir başka âyet-i kerimede şu hususların altı çizilmektedir: "Ey iman edenler, bir topluluk bir başk **** alay etmesin, belki alay ettikleri kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kadınlar da kadınlarla alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi yadırgayıp kü **** düşürmeyin ve birbirinizi en olmadık kötü lakablarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir"(el-Hucurat, 49/11). Bu âyet-i kerimede de alay, kötü lakab takma ve benzeri gibi fısk kabul edilen davranışlar konusunda mü`minlerin duyarlı olmaları gerektiği vurgulanmaktadır. Kin, haset ve hakaret de kardeşliği bozan hususlar arasındadır. Kitab-ı Kerim`de kendilerinden övgüyle bahsedilen mü`minlerin her türlü kinden ve hasetten tümden arındırıldıkları belirtilmektedir: "Onların göğüslerinde kinden (ne vars **** sıyırıp çektik, kardeşler olarak tahtlar üzerinde karşı karşıyadırlar" (el-Hicr, 15/47). Enes b. Mâlik`in rivâyet ettiği sahih bir hadiste ise Peygamberimiz (s.a.s) şu nasihatlerde bulunmaktadır. "Birbirinizle kinleşmeyiniz hasetleşmeyiniz birbirinizden yüz çevirmeyiniz. Ey Allah`ın kulları kardeş olunuz..." (Buhârî, Edeb, 57 feraiz 2 Müslim, birr, 23 Tirmizi, birr, 24), "Bir kişiye, müslüman kardeşine hakaret etmesi kötülük olarak yeter" (Müslim, I, 32). Mü`min kardeşinin ufak-tefek kusurlarına ve ek **** bakarak ona kin ve adavet besleyen kişi gerçekte insafsızca ve zalimce davranan kimsedir. Grupçuluk, inhisar-ı zihniyet, benmerkezcilik vb. gibi kötü hasletler de kardeşliği bozan ve mü`minleri birbirine düşüren hususlar cümlesindendir. Çünkü bu türden iddialar kaçınılmaz olarak beraberinde tefrikayı, çekişmeyi ve çatışmayı getirmektedir. Mü`minlerin birbirine düşmesi veya düşürülmesi ancak bu yollarla mümkün olabilmektedir. Nitekim bir hadisi şerifte, şeytanın bu yönde daima bir umut beslediğine işaretle şöyle buyurulmaktadır: "Şeytan, Kıbleye dönen (mü`minlerin artık kendisine ibadet etmesinden ümidini kesmiştirfakat onları birbirine düşürmekte (hala ümitlidir)"(Tirmizi, Birr, 25 Müslim, Münafıkun, 65). Bütün bu hususlar veya hasletler, tıpkı birer mikrop gibi, sirayet ettiği vücudları hasta düşürmekte ve tahrip etmektedir. Dinde kardeşlik ruhunu yeniden canlandırmak ve mü`minlere kaybettikleri kuvveti yeniden kazandırmak, ancak bu tür hasletlerin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilir. Kitab-ı Kerim`in öngördüğü kardeşliğin tesis edilmesi demek, İslam ümmetinin yeniden dirim kazanması demektir. "Tarihi kinleri, kabilevî ihtirasları, şahsî tamahları, taassub ile kaldırdıkları bayrakları bir kenara itip yok eden, Allah yolunda kardeşlik prensibinden başka hiçbir prensip kalpleri birleştiremez. Ancak bu kardeşlik prensibiyle saflar yüce ve büyük Allah`ın sancağı altında birleşebilir" Kardeşlik Hukuku Sıhrî kardeşlik İslâm`ın kıymet verdiği önemli akrabalık münasebetlerindendir. Kardeşlerin birbirleri üzerinde hakları ve vazifeleri vardır. Kardeşler, aralarında adalet ve iyilik ve dostlukla muamele etmelidirler. Kur`an-ı Kerim de, Hz. Adem`in iki oğlu Habil ve Kabil`den şöyle bahsedilir: "Ey Rasûlüm, Ehl-i Kitab`a, Adem`in iki oğlunun haberini hakkıyle oku. Onlar Allah rızasını kazanmak için kurban kesmişlerdi de birisininki kabul edilmiş, diğerinki kabul olunmamıştı. Kurbanı kabul olunmayan (Kabil) diğerine "Seni muhakkak öldüreceğim," demişti. Kardeşi ona şöyle cevap vermişti: "Allah, ancak takva sahiplerinin kurbanını kabul eder. Yemin ederim ki, eğer beni öldürmek için elini bana uzatırsan, ben seni öldürmek için elimi sana uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbı olan Allah`tan korkarım. Ben isterim ki sen kendi günahınla birlikte benim günahımı da yüklenesin böylece cehennemliklerden olasın. İşte zâlimlerin cezası budur." Nihayet Kâbil hevesine u **** kardeşi (Habil)`i öldürmeğe kalkışmış ve sonra onu öldürmüştü. Böylece ziyana uğrayanlardan olmuştu (el-Mâide, 5/27-30). Yûsuf sûresinde de, Hz. Yûsuf`a kardeşlerinin yaptıkları kötülükler uzun uzun anlatılır. Sonunda her şey ortaya çıkınca kardeşlerinin ona: "Allah`a yemin ederiz, Allah seni bizden üstün kılmıştır. Biz doğrusu (sana yaptıklarımızda) suçlu idik" dedikleri Hz. Yusuf`un da "Size, bu gün hiç bir başa kakma ve ayıplama yok. Sizi Allah yarlıgasın. O merhametlilerin en merhametlisi" (Yûsuf, 12/91-92) diyerek, onları afv ve müsamaha ile karşıladığı haber verilmektedir. Hz. Musa (a.s) kardeşinin de kendisiyle beraber hayır ve iyilikte ortak olmasını Allahu Teâlâ`dan şöyle istemiştir: "Mûsa dedi ki: "Ey Rabbim benim göğsüme genişlik ver işimi kolaylaştır dilimden de şu düğümü çöz ki, sözümü iyi anlasınlar. Bana kendi ailemden bir de vezir (yardımcı) ver kardeşim Harun`u... Onunla sırtımı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl. Tâ ki seni çok zikredelim, çok analım" (Tâhâ, 20/25-34). Peygamberler (a.s)`ın kardeşlerine olan iyiliklerinin Kur`an`da anlatılması müslümanlara öğüt ve örnek olması içindir. Kardeşler aralarında şu esaslara göre hareket etmelidir: 1- Kardeşler karşılıklı sevgi ve saygı beslemeli, kü **** büyüklerine karşı saygısız davranışlardan sakınarak onları anne ve babalan gibi görmeli ve kendilerine itaat etmeli, büyük kardeşler de kü **** kabahatlerini af ve hoşgörü ile karşılamalıdır. 2- Kardeşler, anne ve babalarını üzmeyecek, onlara huzur dolu bir hayat yaşatarak davranışlarla birlik ve beraberlik içinde yaşamalı para, servet miras gibi maddi çıkarlar düşmanlık sebebi haline getirilmemeli ve birlik ruhu bozulmamalıdır. 3- Şan, şöhret, makam, servet gibi şeyler kıskançlık sebebi olmamalıdır. Kardeşlerden biri ilim, servet ve makam itibariyle yükselirse bu durum diğerleri için ancak bir iftihar vesilesi sayılmalıdır. Maddî ve manevî bakımdan güçlü olan da diğerlerine hor bakmamalı, onlara her konuda yardım elini uzatmalıdır. 4- Aralarındaki işleri ve fikir ayrılıklarını zora baş vurmadan, birbirlerinin fikirlerine saygı du **** ve konuşup anlaşarak tatlılıkla halletmenin yollarını aramalıdırlar. çok uzum demi

1  2  >>